Akkuyu Nükleer Güç Santralı (NGS) inşaatının temeli görkemli bir devlet töreniyle atıldı.Yazılı ve görsel basında santral yapımıyla ilgili daha çok projeye övgü dolu haberler yapıldı.Bu yazda görsel ve yazılı medyada yer almayan konusunda uzmanlar tarafından kamuoyu ile paylaşılan bilgiler paylaşılarak alternatif çözüm olanakları değerlendirilecektir..
TMMOB Makina Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu’nun hazırladığı; Türkiye Enerji Görünümü 2018 başlıklı rapordaki verilere göre; 2017 yılı elektrik üretimi 295,5 GWh. Mevcut 85,200 MW kapasitedeki kurulu güçteki santrallar daha etkin ve verimli kullanılır ise ilave 100-150 GWh elektrik üretim imkanı var. Rapora göre, bugünden sonra yeni hiçbir elektrik üretim tesisi yatırımı yapılmasa bile, mevcut projelere, yapım ve yapım öncesi aşamalarındaki santrallar da eklendiğinde, kurulu güç 127.000 MW’ye ulaşabilecek. Bu kurulu güçle Türkiye’nin elektrik üretiminin yüzde 50 artarak 450 GWh’a ulaşması mümkün. Santralların tam verimli kullanılması durumunda ise, elektrik üretimi 550-600 GWh’a kadar çıkabilir. Bütün bu veriler, bırakın açığı, ihtiyacın üzerinde bir kapasitenin bulunduğunu, Akkuyu NGS’ye ve üreteceği elektriğe hiçbir ihtiyaç olmadığını ortaya
koymaktadır.Söylendiği gibi Akkuyu NES ’in Elektrik Enerjisi Açığını kapatacağı söylemi gerçekçi değildir.
Bir Rusya Federasyonu devlet şirketi tarafından; teknolojisinden yakıtına, atığına; yapımından işletilmesine kadar her boyutta Rusya’ya bağımlı olan bu santralın kurulması halinde, Rusya ülkemizin doğal gaz, kömür ve petrol gibi enerji girdileri ithalatında üçte bir, toplam enerji arzında ise dörtte bir düzeyinde olan başat payını daha da artacak ve ilk sıradaki yerini daha da pekişecektir.Söylendiği gibi Akkuyu NES enerjide dışa bağımlılığı azaltmayacaktır.
Bugün özelleşmiş elektrik piyasasında bir KWH elektriğin satış fiyatı 4-5 USD cent aralığında değişiyor. Son rüzgar YEKA ihalesini üstlenen grup kuracağı 1000 MW güçte rüzgar enerjisi santrallarında üreteceği elektriği 3.48 USD cente satmayı kabul etti. Akkuyu NGS’nin üreteceği elektriğin yarısı için, devletin garanti ettiği alım fiyatı olan 12.35 USD cent; piyasa rayicinin 2,5-3, rüzgar fiyatının ise 3,6 katıdır.
Bu yüksek bedel alım garantisiyle devlet tarafından ödenecektir. Söylendiği gibi Nükleer santrallar elektriği ucuza üretmeyecektir.
Akkuyu santralının yılda 38 milyar KWS elektrik üretmesi planlanmaktadır. Bunun yarısı olan 19 milyar kilowatsaat için devletin bir yılda ödeyeceği bedel 2 milyar 346 milyon ABD dolarıdır. Aynı elektriğin piyasa fiyatı olan ortalama 4.5 USD cent/KWH’yi bedelle alsa, ödeyeceği miktar, 855 milyon ABD Doları olmaktadır. Yani vatandaşın cebinden fazladan yılda 1 milyar 491 milyon ABD Doları, on beş yılda toplam 22,3 milyar dolar yatırımcı Rus şirketine aktarılacaktır.
Temel atma töreni sonrasında Rusya Enerji Bakanı Aleksandr Novak, Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin (NGS) yüzde 49'luk hisse satışına ilgili açıklama yaptı.Açıklamada "Bu konuda önceliğimiz Türk şirketleri, özellikle devletin de yer aldığı şirketler. Yatırımcıların projeye katılmasına yönelik anlaşmanın yakında yapılacağını umuyorum." diye konuştu.Bu açıklamadan anlaşılacağı gibi Akkuyu NGS projesinin finansmanının sağlanmadığını,”özellikle devletin yer aldığı şirketler” söylemiyle finansman çözümünde sorumluluğu Türkiye tarafında olduğunu ortaya koymaktadır.
Yakıtından, atığına; yapımından işletilmesine kadar her boyutta Rusya’ya bağımlı olan ve bir Rus şirket tarafından işletilecek bu santralın; Türkiye’ye nükleer teknolojiyi getirmekle kalmayıp, geliştireceği ve çağ atlatacağını söylemleri abartıdır.
Bunun yanı sıra, Akkuyu NGS projesine, iktidar tarafından “Stratejik Yatırım” statüsü verilmiştir. Bu projede KDV istisnası, gümrük vergisi muafiyeti, vergilerden 90 oranında indirim, 50 oranında yatırıma katkı, KDV iadesi desteği, yatırım yeri tahsisi, faiz desteği vb. milyarlarca dolar bedelinde desteğin; yurttaşların sırtından yatırımcı Rus şirkete aktarılmak istenmesi de, santralın kimin için stratejik olduğunu gösteren ayrı bir detaydır.
İhaley üstlenen Rosatom şirketi, Akkuyu’da yönetimi de, mülkiyeti de kendine ait olan bu santralı kurabilirse, bu örneği diğer ülkelerde de yaygınlaştırma ve çok sayıda ülkeyi kendine bağımlı kılma yolunda önemli bir adım atmış olacaktır. Bunun Rusya için stratejik bir kazanım olacağı açıktır.Kamuoyuna söylendiği gibi Akkuyu NGS ülkemiz için stratejik değildir.
Santralların yapımında, yerel müteahhitlere sus payı olarak bazı inşaat işleri yaptırılırken, işin en kazançlı kısımları Rus şirketlerince üstlenilecektir. Rusya’da devletin nükleer enerji kurumu Rosatom’un iştiraki Rusatom Energo International’ın Genel Müdürü Anastasya Zoteyeva’nun, Akkuyu Nükleer Santralı’nın inşasının Rusya ekonomisinde ciddi bir gelişme sağlayacağını ve Ruslar için binlerce istihdam alanı yaratacağını belirtmesi ve “Bu başta makine inşa, yan ürünler ve metalürji alanında trilyonlarca rublelik sipariş demek… Elbette Rosatom için de çok sayıda sipariş söz konusu. Neredeyse önümüzdeki 100 yıl için bu siparişleri alacağız” demesi, Akkuyu NGS Rusya için stratejik olduğunu ortaya koymaktadır.
Günümüzde nükleer atıkların güvenli bir şekilde depolanmasını sağlayacak yöntemler yeterli değildir.Nükleer reaktörlerin işletilmesinde, doğa ve insanlar için büyük yıkımlara neden olan nükleer kazaların meydana gelmesi alınan güvenlik önlemleriyle sağlanamamaktadır.
Buraya kadar anlattıklarımdan “bu projelerin altında imzası bulunanlar” bu konuları düşünemezler mi diye bir soru gelebilir.İçlerinde mutlaka düşünen dile getirenler vardır.
Gelişmişliğin,kalkınmışmışlığın kişi başına tüketilen enerji miktarına göre değerlendirildiği bir süreç yaşıyoruz.Daha çok tüketen daha gelişmiş sayılıyor. Hal böyle olunca enerji politikaları belirlenirken verimlilik ve tasarruf göz ardı ediliyor.Enerji dağıtımında,kayıp kaçakta,enerjinin verimli kullanımında yapılacak yasal düzenleme ve uygulamalarla Akkuyu NGS nın üreteceği enerjinin 3 katı tasarruf sağlanabilir.
Dünya genelinde yenilenebilir enerji teknolojileri hızla gelişirken,ülkemizin mevcut yenilenebilir enerji potansiyeli henüz yeterince değerlendirilmemiştir.Hidroelektrik kapasitemizin önemli bir bölümü,jeotermal,biyoenerji,güneş enerjisi potansiyelimizin büyük bölümü değerlendirilmemişken tamamen dışa bağımlı,riski yüksek bir yatırımı ekonomiye geçici katkısı düşünülerek karar verilmiş olması uzun vadede ekonomimizi ağır yük altına sokacağı açıktır.
Dünyada giderek daha çok tartışılan,bazı ülkelerde santral yapmama ve mevcutlarının kapatılma kararı(Almanya;Japonya) almışken ülkemizde nükleer enerjiye 1.alternatifi güneş enerjisidir.Binaların güneş enerjisinden daha çok yararlanması için mimari çözümlerden başlayarak,bina çatılarında güneş enerjisi panellerini koyarak her binanın ihtiyaç duyduğu enerji güneşten karşılanabilir.
Sonuç olarak; ülkemizin 800 milyar kilowatt saat yenilenebilir enerji kaynağı vardır. Bunun 400 milyar kilowatt saatini Güneş’ten geri kalanını ise hidroelektrik santrallerinden, rüzgar enerjisinden, bioenerjiden ve jeotermal kaynaklarımızdan sağlayabiliriz.
Enerjiniz bol olsun.