Yapılan açıklamada her ilde birden fazla Baronun kurulması projesinin hiç de yeni bir şey olmadığı vurgulandı ve şu ifadeler kullanıldı:
Yeni gibi görünse de aslında her ilde birden fazla Baronun kurulması projesi hiç de yeni değil... Yargının ele geçirilmesi, hukuk devletinin sarsılması, yargının üç saç ayağından biri olan savunmanın etkisizleştirilmesi ve adil yargılama, bağımsız yargı ve hukukun üstünlüğünü koruyan tek kurum olan Baroların hükümsüz kılınması hep planlanıyordu. Siyasi iradelerin barolarla ilgili bu düşüncelerinin ve girişimlerinin durdurulması için Barolar ne kadar çaba sarf etse de, talepleri görmezden gelinmeye devam etti, devam ediyor.
Avukatlarımızın ve barolarımızın ihtiyacı ve beklentisini karşılayacak, Türkiye Barolar Birliği ve tüm baroların katkıları doğrultusunda mevcut Avukatlık Kanunu’nun kazanımlarının da korunması ile hazırlanacak Avukatlık Kanunu bizleri de son derece mutlu edecektir. Ancak sürecin ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal sorunlarla uğraştığı bu dönemde tekrar tekrar gün yüzüne çıkması bizleri ziyadesiyle üzmüştür.
Anayasamızda açıkça belirtildiği gibi “Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir.” Hukuk devleti olmanın şartı da tüm dünyada olduğu gibi güçlü, bağımsız ve tarafsız bir yargı erkinin varlığı ile mümkündür.
Avukatlık Kanunu'nun 1. maddesinde “ Yargının kurucu unsuru olan avukat, bağımsız savunmayı temsil eder” yazılıdır. Avukatlar, binlerce yurttaşın temel hak ve özgürlüklerinin yılmaz savunucularıdır ve gücünü kamu kurumu niteliğindeki bir kurum olan Barolardan alır.
Avukatlık Kanunu'nun 76. ve 95. Maddelerinde “Hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmak” görevi barolara verilmiştir. Bu yönüyle Barolar, toplumsal bir görev üstlenmiştir. Unutulmamalıdır ki, Barolar Cumhuriyetimizin en köklü kamu kurumlarındandır. Bu nedenle, Baroların işlevsiz bırakılması Cumhuriyetin felsefesine aykırı olduğu gibi toplumun demokratik yapısını bozmaya yöneliktir.
Yıllardır mesleğimizi icra ederken yaşadığımız sorunlara çare bulamamışken, Pandemi sürecindeki ekonomik sıkıntılar da cabası olmuştur. Dün, mahkemelerin açılmasıyla birlikte Adliye önündeki sosyal mesafe gözetilmeksizin oluşan kuyruklar çalışma koşullarımızı da tehdit etmektir, yine adliye binalarındaki fiziki şartların yerinde olmaması sağlığımızı da tehlikeye atmaktadır. Avukatların son zamanlarda faaliyet alanlarının daraltılmasıyla yaşadıkları işsizlik problemleri, mesleklerini ifa ederken uğradıkları saldırılar gibi daha pek çok güçlükler varken Barolarla ilgili bu söylemlerle uğraşmamız gerçekten şaşırtıcıdır.
Barolar, hiçbir zaman adalet aramaktan vazgeçmemiştir: hem kendileri için hem yurttaşlarımız için… Her zaman da adalet arama mücadelesine devam edecektir…
Bugün esas görevi, yurttaşlarımızın temel hak ve özgürlüklerini korumak, bağımsız yargıyı ve hukuk devletini savunmak olan Baroları yok etmeye çalışmak, savunmayı işlevsiz hale getirecektir. Vatandaşın yargı içerisinde en rahat ulaşabildiği, adeta nefesi konumundaki avukatlara ilişkin bu olumsuz girişimlerin halk nezdinde de meşruiyeti bulunmamaktadır. Gündemde yer edinen değişiklikler vatandaşın vicdanında asla karşılık bulamayacaktır. Barolara karşı yönelik yapılan bu girişimlere karşı daima mücadele edeceğimizi tüm kamuoyuna saygılarımızla sunarız.
Yorum Yazın