Üç kız kardeş, sürekli diyet yapmış ancak sahip oldukları kalp ve akciğer sorunları nedeniyle fazla kilolarından kurtulmayı başaramamışlardır. PAÜ Hastanesi Genel Cerrahi Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. Muhammed Raşid Aykota ile ile irtibata geçen aile Almanya’dan Denizli’ye ameliyat olmak için geldiler. Başarılı geçen kapalı tüp mide (laparoskopik sleeve gastrektomi) operasyonu sonrası hastalar 1 saat sonra ayağa kalkıp yürüdüler ve 3. Günde taburculuk sonrası bir hafta Denizli’de tarihi ve turistik yerleri özellikle Pamukkale’ yi gezip tekstil bölgesi olan Denizli’de alışverişlerini yapıp ülkelerine geri döndüler.
Almanya’da yaşayan Pınar (30), Burcu (27) ve Eda (22) kardeşlerin hem fazla kiloları hem de ailesel pıhtılaşma sorunları nedeniyle ciddi sağlık sorunları vardı. 30 yaşında ve 145 kg ağırlığındaki Pınar hanımın yüksek tansiyon ve uyku apnesi mevcuttu. Burcu hanımın Epilepsi, Kalp Kapak problemi ve guatr hastalığı vardı. Eda hanımın ise kronik astım ve kalbinde delik vardı. Daha önce uzun yıllar diyet ve egzersiz programları ile fazla kilolarından kurtulmayı başaramayan hastalar son çare obezite ameliyatı olmaya karar verdiler.
Operasyonları gerçekleştiren Yrd. Doç. Dr. Muhammed Raşid Aykota, yaptığı açıklamada ‘’üç kız kardeş morbid obezite ve tıpta Faktör V Leiden mutasyonu olarak adlandırılan genetik pıhtılaşma problemi nedeniyle yurtdışında ameliyatlarının riskli olması sebebiyle yapılamayacağını, bu sebepten dolayı hastaların daha önce birçok merkezle görüştükten sonra tarafımıza başvurmaları üzerine gerekli ön hazırlıkları yaparak 3 kız kardeşin mide küçültme ameliyatını sorunsuz bir şekilde gerçekleştirdik.’’ dedi.
Obezite Cerrahisi ve Pıhtılaşma problemleri hakkında ayrıntılı bilgi veren Dr. Aykota ‘’ Obezite gerek sıklığı, gerek sonuçları açısından çağımızın en önemli sağlık sorunudur. Obezitenin kendisi tüm nedenlere bağlı ve kardiyovasküler nedenlere bağlı ölüm riskini arttıran önemli bir hastalıktır. Obezite öte yandan, hipertansiyon, dislipidemi, tip 2 diyabetes mellitus (şeker hastalığı), felç, eklem sorunları, uyku apne sendromu ve bazı tür kanserlerin sıklığını arttıran önemli bir risk faktörüdür. Obezite ve neden olduğu hastalıkların insan ve toplum yaşamı üzerinde sadece biyolojik olarak değil, aynı zamanda psikososyal ve ekonomik olarak önemli etkilerinin olduğunu söylemek mümkündür. Çoklu etyolojik faktörler nedeniyle obezite tedavisinde kullanılan diyet ve yaşam biçimi değişiklikleri her hasta için etkili olmayabilmektedir. Uzun vadeli başarıların görülebilmesi için hastaların yaşam biçimlerinde kalıcı değişiklikler yapmaları gereklidir. Obezitenin tıbbi tedavisi için son yıllarda çok sayıda ilaç onay almış ve kullanılmaya başlanmıştır. Ancak söz konusu ilaçların uzun vadeli güvenlik bilgileri ve etkinlikleri sınırlıdır. Bu gerekçeler nedeniyle obezitenin cerrahi tedavisi her geçen gün daha da artan bir ilgi görmektedir. Günümüzde, bariyatrik cerrahi’nin morbid obezite tedavisinde kullanılan en etkili ve kalıcı yöntem olduğu düşüncesi genel kabul görmektedir. Bariatrik Cerrahi öncesi hastaların değerlendirilmesi çeşitli aşamalardan oluşur ve profesyonel bir ekip tarafından yapılmalıdır. Bu ekipte; endokrinoloji uzmanı, genel cerrahi uzmanı, anestezi uzmanı, psikiyatrist ve diyetisyen olmalıdır. Faktör V Leiden trombofilisi en yaygın görülen kalıtsal kan pıhtılaşması bozukluğudur. Pıhtılaşma işlemi normalden daha uzun sürer, anormal kan pıhtısı gelişme olasılığı artar. Faktör V Leiden mutasyonu olan kişilerin bacaklardaki büyük toplardamarlarda pıhtı oluşma (derin ven trombozu) ya da kan dolaşımı ile taşınarak akciğere pıhtı yerleşme (Pulmoner Embolizm) riski yüksektir ve otozomal dominant olarak kuşaktan kuşağa iletilir. Sigara içen genç kadınlarda kalp krizi riskinin bu mutasyonun varlığında başka risk faktörü olmaksızın 30 kat arttığı bildirilmiştir. Doğum kontrol hapları ve hormon tedavisi (HRT) (menopoz sonrası kullanılan östrojen ve östrojen benzeri ilaçlar) gibi hormonların kullanılması bacaklarda ve akciğerde pıhtı gelişme riskini artırır. Doğum kontrol hapı kullanan sağlıklı kadınlar kullanmayan kadınlarla karşılaştırıldığında pıhtı geliştirme riskleri 3-4 kat artmıştır. Faktör V Leiden mutasyonu olanlarda bu risk yaklaşık 35 kat artmakta; toplar damarlarda ve akciğerde pıhtı, kalp krizi geçirme, felç ve tekrarlayan düşük riskinde artma görülmektedir. Bu riskler morbid obez hastalarda daha yüksektir.
Hastane Başhekimi Prof. Dr. İbrahim Türkçüer; ” Üniversitemiz adına ülkemizde Sağlık Turizmi ve Turistin Sağlığı alanında Yetki Belgesi alan ilk üniversite hastaneleri arasında olmaktan, ISO 9001-2015 Kalite Belgesi ile tescilli hastanemizde hem yurt içi hem de yurt dışı hastalarımıza sağlık hizmeti sunmaktan gururluyuz. Hastanemiz açıldığı günden itibaren kalite politikamız çerçevesinde turistlerimizin sağlığını önemseyen bir kurumduk; şimdi yetki belgesi ile tescillenerek sağlık turizmi kapsamında yurt dışından gelen hastalarımıza da daha iyi hizmet vereceğimiz için mutluyuz. Bu konuda desteğini esirgemeyen Rektörümüz Sn. Prof. Dr. Hüseyin Bağ’a teşekkür ederiz. Tüm bölgemize hayırlı olmasını dileriz.” dedi.
Obezite ve Metabolik Cerrahi Uzmanı Dr Muhammed Raşid Aykota "Hastanemizde obezite ameliyatları yaklaşık 10 yıldır güvenle yapılmaktadır. Sağlık Bakanlığınca Sağlık Turizmi Yetki Belgesi alan Ege ve Akdeniz Bölgelerinde tek Üniversite Hastanesi olmayı başardık. Son yıllarda yurt dışından ülkemize ameliyat olmak için gelen hastaların tercih merkezi olmanın gururunu yaşıyoruz. " dedi.
Yorum Yazın