Dünya Kur’an Okuma Birincisi Ayasofya Camii Müezzini Hafız Alpcan Çelik’in Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programın açılış konuşmasını ÖĞ-DER Genel Başkanı Hamdi Sürücü yaptı.
Kâbe'nin yeryüzündeki bütün Müslümanların kıblesi, Mekke'nin de şehirlerin anası olduğunu belirten Sürücü, "Biz, şehirlerin anası Mekke'nin fethinin önemini özellikle genç nesle her yıl tekrar tekrar hatırlatmak gerektiğine inanıyoruz. Genç nesiller mutlaka fetih kavramını anlamalı, fetih ve işgal arasındaki farkı bilmeli, fetih aşkıyla yaşamalıdır. Fetih, kalpleri Allah'a açmaktır ve birilerinin dediği gibi işgal yağma ya da talan değildir. Fetih, aklın hurafeden kurtulup hakikate açılmasıdır. Fetih, yönetimin zulümden kurtulup adalete açılmasıdır. Fetih, tabiatın yağma ve talandan kurtulup yaşamın devamına açılmasıdır. Fetih Müslümana, işgal kâfire yakışır. Fetih denince aklımıza Resul-i Ekrem Efendimiz ve Mekke'nin Fethi, Hazreti Ömer ve Selahaddin Eyyubi ile Kudüs gelir. Fetih denince Sultan Fatih ve İstanbul, Prof.Dr Necmettin Erbakan ve Kıbrıs gelir. Dedi.
Programa konuşmacı olarak katılan Araştırmacı- Eğitimci Yazar Şakir Tarım ise Mekke'nin Fethi'nin önemini katılımcılara anlatarak şunları aktardı; Mekke’nin fethi, Mekke’de pişmeden Medine’ye ulaşılamayacağını, fetihlerin gerçekleşmeyeceğini göstermektedir. Fetih “açma” anlamında. Kilitli gönüllerin İslâm’a, hakikate açılması… İnsanî bir değer. Maksat beldeleri ele geçirmek değil; oraları ve gönülleri imar etmek. İslâm’da “fetih” vardır; Haçlılarda “işgal, yağmalama, öldürme, yakıp yıkma”. Tarih bunun örnekleriyle doludur…
İSLÂMSIZ FETİH OLMAZ
MEKKE’NİN fethinde sayısız ders ve hikmetler var. Allah Kendi yolunda olanları yolda bırakmaz. İki dost Sevr Mağarası’na sığınınca, onları korumak için örümcek ağını kurdu; güvercin yumurtladı. Diğer varlıklar Hakk’ı temsil edenlere hizmetkâr! Allah’ın takdir ettiği fetih gelince, yine ebabiller gelir; yine güvercinler görev yapar!
Allah Resulü’nün (s.a.v.) Hudeybiye Barışı’ndan sonraki ilk icraatı, dünyadaki bütün devlet başkanlarına, kabile reislerine elçilerle İslâm’a davet mektupları göndermek oldu. Bizans’a, İran’a, Mısır’a… Demek ki İslâm, “barış” ortamında yayılıyor. İnsanlar “barış” ortamında daha özgür düşünebiliyorlar.
Mekkeliler, Müslümanların himayesindeki Huzaa Kabilesi’ne saldırarak, 10 seneliğine yapılan anlaşmayı tek taraflı olarak bozdular. Allah Resulü (s.a.v.) 12 bin kişilik ordu ile Mekke üzerine yürüdü ve fethi gerçekleştirdi. Kan dökmedi. Ebu Süfyan’ın evine, kendi evlerine, Kâbe’ye sığınanları dokunmadı. Fetih sonrası Mekkelileri Kâbe’de topladı ve affetti: “-Hepiniz serbestsiniz; işlerinize dönebilirsiniz!”
Efendimiz (s.a.v.) Kâbe’de şükür namazı kıldı; dua etti. “De ki: Hak geldi; bâtıl yok oldu. Şüphesiz bâtıl yok olmaya mahkûmdur” (İsra, 81) ayetini okudu.
Mekke’nin fethinden sonra İslâm davetinin yolu iyice açıldı. Ebu Süfyan ve hanımı Hind, Vahşi, Ebu Leheb’in oğulları gibi Mekke’nin ileri gelenleri ve pek çok kişi Müslüman oldu.
Allah’a kul olmadan Müslüman olunmaz. İslâmsız fetih olmaz. Cihat yapmadan, can feda etmeden, kendimizi Allah yoluna adamadan fetih gerçekleşmez.
Program, İslami Müzik grubu Grup Kıyam’ın canlı konser performansı Ezgi ve Marşlar ile sona erdi.
Yorum Yazın