Türkiye’nin en derin, en temiz, en berrak özelliklere sahip gölü olarak tanınır. Suyunun temizliği ve turkuaz rengiyle oluşan güzel manzaranın yanı sıra, güneybatı ve güneydoğu kıyılarında yer alan küçük kumsallar alanın turizm amaçlı kullanımına imkan vermektedir.
ANCAK MİLLET BAHÇESİ OLACAK KADAR TURİZM İMKANI YOKTUR.
Birçok Bilimadamına göre Salda;
Burası bir dünya mirası. Bunu sağlayan özelliği ise doğal yapısıdır. Salda Gölü’ne güzelliğini ve rengini veren yapı, göldeki hidromanyezit oluşumlar. Özellikle Beyaz Adalar olarak adlandırılan bölgede yoğunlaşan karnabahar görünümlü bu oluşumlar göl için yaşamsal önemdedir. Ancak bilinçsizce üzerine basılıp geçilen bu yapılar aslında biyomineral dediğimiz canlı oluşumlar. Adı üstünde: “Biyomineral!” Yani canlı demek. Bir böceğin üzerine basıp öldürmekle Salda Gölü’ndeki bu biyominerallerin üzerine basıp öldürmek arasında bir fark yok. İkisi de canlı çünkü”
Hatta bilim adamları; Salda Gölü’ne insanlar gelsinler, bu doğal güzellikleri görüp yararlansınlar ama bu mutlaka denetimli ve kontrollü bir şekilde sağlanmalı. Alanın taşıma kapasitesine göre yapılmalı bu işler. Her zaman söylüyoruz; Pamukkale neyse Salda Gölü de odur. Pamukkale’deki beyaz travertenler için bugün gösterilen özen eskiden yoktu. Alan kararmaya başladıktan sonra farkına varıldı. Salda Gölü de aynı şekilde kararabilir. Bırakın millet bahçesini hiç bir bahçe yapılmamalı buraya. Bakın dünyaya mal olmuş bir doğal mirastan bahsediyoruz. Dünyada iki noktada böylesi bir oluşum var. Böylesi bir alana millet bahçesi yapmanın amacı nedir? Millet bahçesi yapmakla buraya daha fazla turist çekemezsiniz. ZATEN SALDA GÖLÜ ÇEVRESİNDE ALABİLDİĞİNE İŞGAL SÖZ KONUSU"
Göl 1989’da SİT Alanı ilan edilmiştir. Alana ait Sulak Koruma Bölgesi Sınırları belirlenmiş olup Ulusal Sulak Alan Komisyonu tarafından onaylanmıştır .Gölün güney kısmında 12 hektarlık bir alanda Salda Gölü Tabiat Parkı bulunmaktadır. Salda Gölü Tabiat Parkı’nın korunması ve yönetiminde ana sorumlu kurum Orman ve Su İşleri Bakanlığı VI. Bölge Müdürlüğü, Burdur Şube Müdürlüğü’dür.Salda Gölü Sulak Alanı 1. Derece Doğal Sit alanıdır ve bu bölgeler Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Burdur İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’nün de sorumluluk alanındadır. Gölün güney kıyıları Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi’dir ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın da sorumluluk alanındadır. Gölün güneybatısında kalan alan ise Düden Koruma Alanı statüsündedir.SALDA Gölü, Önemli Doğa alanlarıdan (ÖDA) olup, aynı zamanda (ÖTA) Önemli Tatlısu Alanıdır.
O nedenle bir kısım Yeşilova sakini adına Çevre ve Şehircilik Bakanlığı aleyhine
Burdur İli, Yeşilova İlçesi, Salda Gölü ile ilgili Olarak 31/7/2019 tarihinde yapılacak ve 2019/322457 ihale kayıt numarasıyla 140.496,07 m2 alan için “Millet Bahçesi Genel alt yapı işleri ve Rekreasyon alanları ile Millet bahçesine ait sosyal donatılar Yapım işi” ihalesinin ve bu ihaleye onay veren bağlı işlemin YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASI VE İPTALİ davası açılmıştır. Ancak tüm çabalara rağmen ihale yapılmıştır. Yapılan bu ihalenin İhale Kanunu'na göre açık olarak yapılması gerekirken her nedense T.C. Turizm Bakanlığı ihalenin kimin aldığını söylemediği gibi, ihale yapılırken içeriye gözlemci ve gazeteci almamıştır. Bu sebeple bu ihale, şaibeli ve kanuna aykırıdır.
Denizli Barosu Çevre ve Kent Komisyonu da bu davanın takipçisidir.
MİLLET BAHÇELERİ KAVRAMI, SALDA GÖLÜ GİBİ ZATEN GÜNCEL HALİYLE DOĞA HARİKASI OLAN ALANLARDA DEĞİL, RANT UĞRUNA BETONLAŞAN VE BU NEDENLE NEFES ALAMAYAN YOĞUN ŞEHİR MERKEZLERİNDE, NEFES ALACAK ALANLAR TASARLAYARAK KAMU YARARI OLUŞTURMAK HEDEFİYLE ORTAYA ÇIKMIŞTIR. Salda Gölü’nde Millet Bahçesi düzenlemesi yapmak, alanı güzelleştirip koruyamayacağı gibi aksine antropojenik (insan faaliyetleri sonucunda meydana gelen) baskıyı arttıracağından göl üzerinde olumsuz etkilere yol açacaktır. Bu nedenle Millet Bahçesi yapım amaçlı İhale kararı KAMU YARARINA da aykırı bir karardır.
Bu mücadele bir hayat mücadelesidir. Çevre mücadelesi, siyasi mücadeleden ayrı değildir.
Unutmamak gerekir ki DOĞA her zaman kazanır…
*******************************************************************************************
Bu davaya esas dayanılan hukuki metinler aşağıda belirtilmiştir.
A) ULUSLARARASI SÖZLEŞMELER
TC.Anayasası madde 90’a göre Anayasa üstü sayılan sözleşmeler;
Bern Sözleşmesinin 3.maddesinin 1. Fıkrası;
“Her Akit Taraf, yabani flora ve fauna ile doğal yaşama ortamlarının, bilhassa nesli tehlikeye düşmüş ve düşebilecek türlerin, özellikle endemik olanlarının ve tehlikeye düşmüş yaşama ortamlarının, bu Sözleşme hükümlerine uygun olarak muhafazası amacıyla ulusal politikalarını geliştireceklerdir.”
Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesinin 6.maddesinin a bendi;
“Biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kullanımı için, diğer hususların yanı sıra bu Sözleşme’de yer alan ve ilgili Akit Taraf için uygun olan tedbirleri yansıtacak ulusal stratejiler, planlar veya programlar geliştirecek veya mevcut strateji, plan veya programları bu amaçla uyarlayacaktır”
-Avrupa'nın Yaban Hayatı ve Doğal Yaşama Ortamlarının Korunması Sözleşmesi,
-BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi,
-Avrupa Konseyi Avrupa Peyzaj Sözleşmesi,
-Dünya Kültür ve Tabiat Mirasının Korunması Hakkında Sözleşme,
-Özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar
Hakkında Sözleşme
AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ,
Madde 2 -Yaşama hakkı
1. Herkesin yaşam hakkı yasanın koruması altındadır.
Madde 8-Özel hayatın ve aile hayatının korunması
1. Herkes özel hayatına, aile hayatına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi
hakkına sahiptir.
AİHS üye devletlere insan hakları konusunda pozitif yükümlülükler (olumlu edimlerde
bulanma) görevi yüklemektedir.
AİHS'nin amacı sadece ihlal gerçekleştikten sonra ihlali gidermek değil, tam tersine
AİHS'nin 1. maddesi gereği sözleşmenin ihlalini önlemektir. (Bkz. Klass v Germany App no
5029/71 (ECtHR, 6 September 1978)
B) ANAYASA
Madde 5 – Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.
Madde 17 – Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
Madde 56 – Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.
C)ÇEVRE KANUNU
MADDE-3a) Başta idare, meslek odaları, birlikler ve sivil toplum kuruluşları olmak üzere herkes, çevrenin korunması ve kirliliğin önlenmesi ile görevli olup bu konuda alınacak tedbirlere ve belirlenen esaslara uymakla yükümlüdürler.
e) Çevre politikalarının oluşmasında katılım hakkı esastır. Bakanlık ve yerel yönetimler; meslek odaları, birlikler, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşların çevre hakkını kullanacakları katılım ortamını yaratmakla yükümlüdür.
Madde 30 – (Değişik: 26/4/2006 – 5491/21 md.) Çevreyi kirleten veya bozan bir faaliyetten zarar gören veya haberdar olan herkes ilgili mercilere başvurarak faaliyetle ilgili gerekli önlemlerin alınmasını veya faaliyetin durdurulmasını isteyebilir.
D)3194 SAYILI İMAR KANUNU
Madde 8 – Planların hazırlanmasında ve yürürlüğe konulmasında aşağıda belirtilen esaslara uyulur. a) Bölge planları; sosyo - ekonomik gelişme eğilimlerini, yerleşmelerin gelişme potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve alt yapıların dağılımını belirlemek üzere hazırlanacak bölge planlarını, gerekli gördüğü hallerde Devlet Planlama Teşkilatı yapar veya yaptırır. b) İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. (Yeniden düzenleme dördüncü cümle: 12/7/2013-6495/73 md.) Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi on beş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar. (1) Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer.
(Yeniden düzenleme üçüncü cümle: 12/7/2013-6495/73 md.) Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. İtirazlar valiliğe yapılır, valilik itirazları ve planları on beş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar. (1) Onaylanmış planlarda yapılacak değişiklikler de yukarıdaki usullere tabidir. Kesinleşen imar planlarının bir kopyası, Bakanlığa gönderilir. İmar planları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak ilgili idarelerin görevidir. Belediye Başkanlığı ve mülki amirlikler, imar planının tamamını veya bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar haline getirip çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında
E)2863 SAYILI KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI KORUMA KANUNU
Madde 17 – (Değişik: 14/7/2004 - 5226/8 md.)
a) Bir alanın koruma bölge kurulunca sit olarak ilanı, bu alanda her ölçekteki plân uygulamasını durdurur. Sit alanının etkileşim-geçiş sahası varsa 1/25.000 ölçekli plân kararları ve notları alanın sit statüsü dikkate alınarak yeniden gözden geçirilerek ilgili idarelerce onaylanır.
m.17/a-2(Değişik ikinci paragraf: 8/8/2011-KHK-648/42 md.) Koruma amaçlı imar planı yapılıncaya kadar, koruma bölge kurulu tarafından üç ay içinde geçiş dönemi koruma esasları ve kullanma şartları belirlenir. Belediyeler, valilikler ve ilgili kurumlar söz konusu alanda üç yıl içinde koruma amaçlı imar planı hazırlatıp incelenmek ve sonuçlandırılmak üzere koruma bölge kuruluna vermek zorundadır. Üç yıllık süre içinde zorunlu nedenlerle plan yapılamadığı takdirde koruma bölge kurulunca gerekçeli olarak bu süre uzatılabilir. Uzatılan süre içerisinde geçiş dönemi koruma esasları ve kullanma şartları uygulanır.
m.17/a-11 Koruma bölge kurulunca sit alanı olarak ilan edilen yerlerde; bu kararın ilanından önce imar mevzuatına ve onanlı imar plânlarına uygun olarak alınmış yapı ruhsatı ve eklerine göre subasman seviyesi tamamlanmış yapıların inşasına devam edilebilir, ancak bu maddenin (c) bendi uyarınca yapılanma hakkı aktarımını re’sen uygulamaya da ilgili idareler yetkilidir. Subasman seviyesi tamamlanmamış yapıların yapı ruhsatları iptal edilir. Kesin yapılanma yasağı bulunan sit alanlarında bu madde hükümlerinden faydalanılamaz.
F) SULAK ALANLARIN KORUNMASI YÖNETMELİĞİ
Bu mevzuata göre
MADDE 4 – (1) Bu Yönetmelikte geçen;
a) Akılcı kullanım: Sulak alanların ekolojik karakteri korunarak gelecek nesillere aktarılmasına imkan sağlayacak sürdürülebilir şekilde kullanılmasını,
ğ) Ekosistem değerlendirme raporu: Ramsar alanı ve ulusal öneme haiz olan sulak alanlarda, sulak alanın ekolojik karakterini katı, sıvı ve gaz atıklar ile olumsuz olarak etkilemesi muhtemel veya sulak alanın peyzaj değerine zarar verebilecek faaliyetlerin,sulak alana olan potansiyel etkisinin ortaya konduğu ve alınması gereken önleyici ya da telafi edici tedbirlerin tadat edildiği, usul ve esasları Bakanlık tarafından belirlenen ve bunların faaliyet sahibi tarafından taahhüt edildiği belgeyi,
m) Korunan alan: Hedeflenen koruma maksatlarını gerçekleştirmek için belirlenen veya düzenlenen ve yönetilen ve coğrafi olarak tanımlanmış milli park, tabiat parkı, tabiat anıtı, tabiatı koruma alanı, yaban hayatı geliştirme sahası, yaban hayatı koruma sahası, muhafaza ormanı, gen koruma ve yönetim alanları, doğal sitler ve özel çevre koruma bölgelerini,
Koruma ilkeleri
MADDE 6 – (1) Sulak alanların korunmasında aşağıdaki ilkelere uyulması zorunludur.
a) Sulak alanların kirletilmemesi, doğal yapılarının ve ekolojik karakterlerinin korunması zorunludur. Her türlü arazi ve su kullanım planlamalarında, sulak alanların işlev ve değerlerinin korunması gözetilir.
b) Sulak alanlarda biyolojik çeşitliliğin korunması ve geliştirilmesi için ilgili idaresince gerekli tedbirler alınır veya aldırılır.
c) Sulak alanların koruma kullanma dengesine ve geliştirilmelerine katkı sağlayacak faaliyetler desteklenir ve teşvik edilir.
ç) Ekolojik karakteri bozulmuş sulak alanların rehabilitasyonu sağlanır.
d) Kurutulmuş sulak alanların teknik ve ekonomik olarak uygun olanlarının geri kazanımı için gerekli tedbirler alınır.
e) Sulak alanlarda su kuşları popülasyonlarının korunmasına ve arttırılmasına itina gösterilir.
f) Havzada yapılacak proje ve faaliyetlerin sulak alana etkisi dikkate alınır.
g) Sulak alanların korunması, tescili, planlaması ve yönetiminde 21/3/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu hükümleri dikkate alınır.
MADDE 8 – (1) Koruma bölgeleri içerisinden tabii sulak alanların ekolojik karakterini ve fonksiyonlarını olumsuz yönde etkileyecek ölçüde yerüstü ve yeraltı suyu alınamaz,sistemi besleyen akarsular ile diğer yüzey suların yönleri izinsiz değiştirilemez veya sistemde su depolanamaz. Sulak alanlardaki su rejimini etkileyebilecek her türlü faaliyet için planlama aşamasında ulusal öneme haiz sulak alanlar ve Ramsar Alanlarında Genel Müdürlüğün, mahalli öneme haiz sulak alanlarda ise Bölge Müdürlüğünün uygun görüşü alınır.
Sürdürülebilir kullanım bölgesi uygulama esasları MADDE 22 – (1) Sürdürülebilir kullanım bölgesi uygulama esasları şunlardır; a) Bu alanlardaki doğal kaynak kullanımlarında mevcut geleneksel kullanıma devam edilir. b) Yeni bir faaliyet talep edilmesi durumunda sulak alan ekosistemine zarar vermemesi şartı ile kullanıma yönetim planında yer verilebilir. |
İHALE İŞLEMİNİN MEVZUATA AYKIRILIKLARI
TESİSİN KURULMASININ PLANLANDIĞI ALAN Sulak alanları Koruma Yönetmeliği’ne göre korunacak alan kapsamındadır. Buna göre alanda ekolojik rapor alınmalıdır. Yönetmeliğin 4. Maddesinin Ğ fıkrası ile 22. Maddesi bunu açıkça belli etmektedir. Yine bu maddeler yapılacak proje ile ilgili ekosistem değerlendirme raporu alınmasını, 22. Madde ise ‘yönetim planını” ve bu plana aykırı sulak alana zarar vermemesi koşulunu aramaktadır. Bu iki maddeye de uyulmamıştır, bu raporlar alınmamış, alanda Yönetim Planı oluşturulmamıştır.
Bu durumda böyle bir projeye onay verilemez. Kaldı ki proje için gerekli yukarıda bahsedilen Sulak Alanları Koruma Yönetmeliği’nin maddelerinin hiç birisine uyulmamıştır. Alanda ekolojik rapor alınmamıştır. Su alanlarının kirletilmemesine ilişkin bir önlem raporu alınmamıştır. Salda gölünün önemine haiz bir karar Danıştay 14. Dairesinin bozması üzerine Isparta İdare Mahkemesi tarafından verilmiştir. (Isparta İdare mahkemesi 2018/867 E 2019/723 K 28/5/2019 tar)
İMAR KANUNUNA AYKIRILIKLAR
Yukarıda belirttiğimiz gibi İmar kanununun 8. Maddesi açıktır. Belediye ya da ilgili kurumca (burada Valilik) planlar uygun şekillerde bir ay süreyle ilan edilir hükmüne havidir. Koruma uygulama planının askıya çıktığı tarihle aynı tarihte ihaleye gidilmesi mümkün değildir. Daha plan askıdadır ve kesinleşmemiştir. Kesinleşmeyen bir idari işlem üzerine bir proje ya da ihale tesis edilemez. İşlem sadece bu haliyle bile mevzuata aykırıdır.
ALAN DOĞAL SİT ALANIDIR
Sit alanı ilan edilen bölgelere ait çevre düzeni planları, daha sonra hazırlanacak koruma amaçlı imar planları bakımından da üst ölçekli plan olarak hüküm ifade edecektir.
Kanun koyucu, sit alanı ilan edilen bölgelere ilişkin varsa, mevcut 1/25000 ölçekli çevre düzeni plan kararlarının ve notlarının bu karar doğrultusunda gözden geçirilmesi ve ilgili idarelerce onaylanması gerektiğini ifade etmektedir(KTVKK m.17/a-I). Kanun koyucunun iradesi, sit alanı ilan edilen alanlarının korunmasında çevre düzeni planı hükümlerinin ve notlarının da sit statüsüne uygun hale getirilmesi yönündedir.
Salda bölgesinde mevcut SİT statüsü devam etmesine rağmen, buna göre plan yapılmamış, önce Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilmiştir. Ardından bu karara göre planlar yapılmıştır. Kanuna göre sadece koruma uygulama planları yapılabilir. İptali istenen ihaleye dayanak olan planlarda da koruma uygulama planı denmesine rağmen, korumadan ziyade bir özel “PARK” alanı ve bununla yapılaşma getirilmektedir. Bu yapılaşma, SİT’lerle ilgili 2863 sayılı kanuna aykırıdır.
Korunması gerekli alanı önce sanki koruyormuş gibi Özel Çevre koruma Alanı ilan edip ardından uygulama planı yapmak ve bu planda koruma kurallarına uymamak, sulak alan özelliğine dikkat etmemek kanuna aykırıdır.
KORUNAN ALANLARDA YAPILACAK PLANLARA DAİR YÖNETMELİK
MADDE 6 – (1) Milli park, tabiat parkları, sulak alanlar ve benzeri korunan alanlarda yapılacak her tür ve ölçekte planlar aşağıdaki ilkeler doğrultusunda hazırlanır:
a) Milli parklar, tabiat parkları, sulak alanlar, benzeri koruma statüsü bulunan diğer alanlarda, kaynak değerlerinin etkin korunması, devamlılığının sağlanması, koruma-kullanma dengesi gözetilerek arazi kullanım kararlarının geliştirilmesi, korunan alan ile etkileşim halinde bulunan yerleşim alanlarının olumsuz etkileri gözetilerek sosyo-ekonomik faaliyetlerin belirlenmesi için öncelikle uzun devreli gelişme planı veya yönetim planları hazırlanır.
b) Uzun devreli gelişme planları Orman ve Su İşleri Bakanlığınca yapılır veya yaptırılır. Orman ve Su İşleri Bakanlığınca hazırlanan veya hazırlattırılan gelişme planlarında Bakanlığın olumlu görüşü alınır, bu görüş dikkate alınarak Orman ve Su İşleri Bakanlığınca yürürlüğe konur.
Uzun devreli gelişme planları hazırlanmadan bu plan ve bağlı olarak İHALE yapılamaz. |
SU HAVZASI OLARAK BÖLGE
SU HAVZALARININ KORUNMASI VE YÖNETİM PLANLARININ HAZIRLANMASI HAKKINDA YÖNETMELİK
Su havzalarının korunması ve Havza Yönetim Planlarının hazırlanması
Madde 6 (1) Havza Yönetim Planları bütün havzalar için, havza koruma eylem planları esas alınarak Ek-2’de belirtilen usul ve esaslara göre Bakanlıkça hazırlanır.
(2) Havza yönetim planlarında, su kaynakları ile birlikte tabii mineral içeren suların ve jeotermal su kaynaklarının da miktar ve kalite olarak korunması ve kullanımının sağlanması esas alınır.
(3) Bakanlık, yüzeysel sular ve yeraltı sularının bütüncül bir yaklaşımla miktar, fiziksel, kimyasal ve ekolojik açısından korunması ve planlanmasına yönelik havza yönetim planlarının hazırlanması veya hazırlatılması, uygulanması, uygulamaların izlenmesi ve değerlendirmesini yapmak amacıyla her bir havza için de bu çalışmalara destek verecek Havza Yönetim Heyeti oluşturur. Havza Yönetim Heyetine, havzanın birden fazla ili kapsaması durumunda, yüzeysel sular ve yeraltı sularının miktarı, fiziksel, kimyasal ve ekolojik kalite durumu ile havzaya özgü diğer hususlar dikkate alınarak Bakanlıkça belirlenecek valilik başkanlık eder. Heyetler, Su Yönetimi Koordinasyon Kurulu üyelerinin bağlı bulunduğu kurum ve kuruluşların taşra teşkilatının, yerel yönetimlerin, üniversitelerin ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinden oluşturulur. Heyetlerin teşekkülü, çalışma usul ve esasları Bakanlıkça belirlenir.
(8) Hazırlanan havza yönetim planları Bakanlıkça yayınlanır ve en geç altı yılda bir güncellenir
Havza Yönetim Planı ve havza koruma eylem planları hazırlanmamıştır.
Önemli Doğa Alanları (ÖDA’lar) biyolojik çeşitliliğin küresel devamlılığına çok önemli destek sağlayan alanlardır.
Salda gölü ekosistemi sahip olduğu özellikler ile uluslararası A1 ve B2 kriterlerine uymaktadır. Gölün mutlak koruma bandı ve yakın mesafe koruma bandı (300+700) 1 km SİT statüsündedir. |
Proje tamamı ÇED Yönetmeliği Ek-5 'duyarlı yöreler' kapsamında kaldığından, projenin tümü (Genel alt yapı işleri ve Rekreasyon alanları ile Millet bahçesine ait sosyal donatılar Yapım işi) entegre olup, ÇED sürecine dahil edilmeleri gerekir. En azından pproje, Çevre kanunu 9. Maddeye göre ÇED gerekip gerekmediği hususunda planlamadan önce Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu konuda bir görüş belirtmeli ve projeye ilişkin ÇED gerekip gerekmediğini değerlendirmeliydi. Bu yapılmadan ihaleye çıkılamaz.
Yorum Yazın