TBMM (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Kim demokrasiyi, insan haklarını, düşünce özgürlüğünü, din ve vicdan özgürlüğünü, yargı bağımsızlığını savunuyorsa onlarla birlikte demokrasi mücadelesi vereceğiz. Birleşe birleşe kazanacağız" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, şeker fabrikalarının özelleştirilmesi kararına değindi.
İktidarın şeker fabrikalarına yaklaşımını eleştiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Cumhuriyetin bütün kazanımlarını, halkın vergileriyle kurulan fabrikaları sata sata bitiremediler. Şimdi gözlerini şeker fabrikalarına diktiler. Biz şeker fabrikalarının özelleştirilmesine niye karşıyız? Birinci maddemiz şu; tarihimize sahip çıkmak için. Şeker fabrikaları bizim tarihimizdir, ilk kurulan fabrikalardır. O fabrikaları yaşatmak modernize etmek hepimizin ortak görevidir. Ve Türkiye şeker ithal eden bir ülkeden, bugün şeker ihraç eder bir noktaya gelmiştir. İki; her fabrika cumhuriyetin bir kalesidir. O kaleye sahip çıkmak hepimizin görevidir."
Yaklaşık 25 bin ailenin şeker pancarından geçindiğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin dünyada şeker pancarı üretiminde beşinci büyük üretici konumunda olduğunu belirtti.
Kılıçdaroğlu, "Şimdi diyorlar ki 'Şeker fabrikalarını bir şekilde elden çıkaracağız.' Bugün şeker sektörü yaklaşık 3 milyar dolarlık katma değer yaratıyor. Şeker pancarı üretimi Türkiye için stratejik bir üründür. Bu ürüne sahip çıkmamız lazım." dedi.
"Şimdi sıra şeker fabrikalarına geldi"Şeker fabrikalarını her ortamda destekleyeceklerini, satılmaması için ellerinden gelen çabayı göstereceklerini belirten Kılıçdaroğlu, şeker fabrikalarında çalışan işçilere de seslenerek, onların haklarını savunacaklarını söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Sizin hakkınızı sonuna kadar savunan biziz. Ama yeri geldi, bize oy vermediniz. Sizin güzel bir sloganınız vardı; 'Susma sustukça sıra sana gelecek.' Şimdi sıra şeker fabrikalarına geldi. Biz CHP olarak size sonuna kadar destek vereceğiz, her zaman yanınızda olacağız. O fabrikalar kolay kurulmadı. Biz şeker fabrikalarında çalışan geçici işçilere kadro verilsin diye mücadele ederken, onlar bugün şeker fabrikalarını kapatmak, yok etmek istiyorlar. O nedenle bizim mücadelemiz hak mücadelesidir." ifadesini kullandı.
"Bulunduğunuz alanın dışına çıkabilirsiniz"Kılıçdaroğlu konuşmasında gençlere de seslendi ve onlara her zaman güvendiğini söyledi.
"2019'a hazırlık yapıyor muyuz?" diye soran Kılıçdaroğlu, salonda bulunan gençlerin "Evet" yanıtı vermeleri üzerine, şunları kaydetti:
"2019'da o diktatörü saraydan aşağı indireceğiz. Dolayısıyla her gencin kendi ülkesine, demokrasiye, insan haklarına, düşünce özgürlüğüne, din ve vicdan özgürlüğüne sahip çıkması lazım. Sizin böyle bir göreviniz var. Bulunduğunuz alanın tamamen dışına çıkabilirsiniz. Bulunduğunuz çemberin tamamen dışına çıkabilirsiniz. Yeni genç arkadaşlarla birlikte Türkiye'nin sorunlarını özgürce tartışabilirsiniz. Bugün iki genç arkadaşımızın gözaltına alındığı haberi geldi. Hiç kimse endişe etmesin; bu ülkeye demokrasiyi ya getireceğiz ya getireceğiz. Demokrasi için, birlikte yaşamak için birlikte mücadele edersek, o zaman gerçek anlamda gücümüzü ortaya koymuş oluruz. Demokrasi bağlamında herkesi kucaklayacağız. Bizim partiden, o partiden, bu partiden diye değil. Kim demokrasiyi, insan haklarını düşünce özgürlüğünü savunuyorsa, din ve vicdan özgürlüğünü savunuyorsa, yargı bağımsızlığını savunuyorsa onlarla birlikte demokrasi mücadelesi vereceğiz. Birleşe birleşe kazanacağız, Türkiye'yi aydınlığa çıkaracağız. Birleşe birleşe mücadele edeceğiz, daha güzel bir Türkiye için."
"Yargıya müdahale"Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün terör soruşturmaları bilgi kitapçığının hakim ve savcıların eğitiminde dağıtıldığını anlatan Kılıçdaroğlu, kitapçığın "hakim ve savcıların kişisel suçlarına ilişkin hususlar" başlığı altında "Hakimler ve Savcılar Kurulu'yla mutlaka istişarede bulunulduktan sonra irade oluşturulacaktır." denildiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, ülkede yargı, adalet, hak, hukukun olmadığını ileri sürdü.
Kitapçığın 10. sayfasının 1. maddesinde FETÖ ile ilgili soruşturmalarda 17-25 Aralık 2013 tarihinin esas alınmasının istendiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, bunun açık ve net şekilde yargıya müdahale olduğunu savundu. Kılıçdaroğlu, "Hakimler Savcılar Kurulunda görev yapanlar, hangi davalar için size soruluyor, hangi davalar için sizden görüş alınıyor?" diye sordu.
"Bu tür soytarılara ses çıkarmıyorsa""Kadir Mısıroğlu diye bir soytarı var. Öyle bir soytarı ki yaptığı konuşmada 'Keşke Yunan galip gelseydi.' diyor." ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi bu soytarıya önce sarayın kapısını açtılar, baş köşeye oturttular. Yetmedi hastalandı sözde, Erdoğan onu ziyarete gitti. Arkasından Meclis Başkanı da ziyarete gitti. Sevgili Recep Bey, sen Kadir Mısıroğlu'nun görüşlerini paylaşıyor musun? O milli Kurtuluş Savaşı'na ve vatana ihanet etti, sen de bu ihanetin parçası mısın? Açık ve net senden bir cevap bekliyorum. Bu tür soytarıların dışarıda tutulması lazım. Bir ülkenin cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgal eden zat, gidip bu soytarılarla muhatap oluyorsa o da vatana ihanetin parçasıdır.
Bir soytarı daha var; bu da akademisyen, Abdullah Akın, Çanakkale Üniversitesinde görev yapıyor, aynı zamanda ilahiyatçı. 'Çanakkale ve Bursa'da genelev olarak kullanılan camiler vardı.' diyor. Bu soytarıya da acaba Recep Bey gidecek mi, Meclis Başkanı gidecek mi, 'Güzel söyledin' diyecek mi? İnsanların ibadet ettiği alan ne olursa olsun herkesin saygı duyması lazım. Barış isteyen akademisyenleri üniversiteden atacaksın, pasaportlarına el koyacaksın, bu tür soytarılara ses çıkartmayacaksın. Eğer bir hükümet bu tür soytarılara ses çıkarmıyorsa o soytarılığın bir parçası olur."
Muhabir: Seval Güler, Meltem Öztürk
Yorum Yazın