Ziyaret sırasında bir açıklama yapan Şuurlu Öğretmenler Derneği Denizli Şube Başkanı Ahmet Geniş, Ahilik belirli bir haftaya sıkıştırılarak kutlanacak bir nostalji değildir. Ecdadımızın İslam’dan ve Kur’an’dan beslenerek oluşturduğu bir ticaret medeniyetidir. Bu yüzden 365 gün yaşanmalı ve tüm hayatı kapsamalıdır. dedi
Kadim değerlerimizin bizzat iktidarlar eli ile hayatın içinden çekilip çıkarıldığı bir sürecin sonunda pazarın ve esnafın yerini AVM’lerin aldığı, komşuya hayat hakkının tanınmadığı, kazanmak için her türlü yolun meşru görüldüğü, acımasız ve haksız bir rekabetin her geçen gün daha da şiddetlenerek arttığı bir zaman dilimine geldik. Piyasada alın teri ve emek hor görülmekte ve kaynağı ne olursa olsun servet kutsanmaktadır. Konfor ve haz düşkünü haline getirilmiş insan kazanmak için aldatmaktan, sömürmekten, haksızlık yapmaktan imtina etmemektedir.
AHİLİĞİN ASIL AMACI TOPLUMUN TOPYEKÜN KALKINMASIDIR.
‘Kardeşim’ anlamına gelen ‘Ahi’ kelimesinden köken alan Ahilik, kardeşliği, merhameti ve paylaşmayı esas alan bir medeniyetin pazar ve esnaf ilişkilerine yansımasıdır. Ahilik anlayışına göre her meslek erbabı işini en iyi yapacaktır ve sanatında yükselmek için çaba sarf edecektir. Kardeşinin hakkına ve hukukuna riayet edecektir, biriktirmek ve stoklamak için değil paylaşmak ve dağıtmak için kazanacaktır. Allah’ın çizdiği hudutları gözetecek; kazancında yetimlerin, yoksulların ve yolda kalmışların da payının olduğunu unutmayacaktır. Eli darda olan kardeşine borç verecek, durumu düzelinceye kadar da geri istemeyecektir. Hatta bu alacağını hiç talep etmeyip bunun Allah’a verilmiş bir borç olduğunu bilecektir. Aldatmaya, hileye tevessül etmeyecektir.
AHİLİK, KAYNAĞINI İSLAM’DAN ALIR
Ahilik, bir meslek grubunun çıkarlarını korumak üzere örgütlenmiş bir yapı değildir. Bilakis kaynağını İslam’dan alan kadim değerlerin vücut bulması için bir silsile ve kardeşlik bağı ile birbirlerine kenetlenmiş her meslek grubundan yiğit ve cömert insanların oluşturduğu bir yaşama biçimidir. Ahilik hem bu toprakların yurt oluşunda hem de hakkı üstün tutan bir anlayışın fetih yürüyüşünde yüzlerce yıl süren bir öncü güç olmuştur. Vahşi kapitalizmin tasallutu altında ezilen piyasanın insani olan bir sürece geçmesi için Ahilikte vücut bulmuş değerlerin yeniden kuşanılması gerektiğine inanıyoruz. Bu değerlerin anlaşılması ve yaşanılması için de çalışmalarımızı tüm gayretimizle sürdürüyoruz.
MODERN ZAMANIN TEFECİLERİ BANKALARDIR
Kardeşlik, paylaşmak ve merhamet revaçta olan iktisat anlayışında bir karşılık bulamamaktadır. Dürüstlük, güven, emanet bilinci ve yardımlaşmanın yerini modern zamanların tefecileri olan bankalar almıştır. Yetinme ve kanaat duygusu neredeyse ortadan kalkmış, çılgınca bir tüketim yarışı herkesi kuşatmıştır. Ticari ilişkiler büyük sermaye sahiplerinin küçük sermaye sahiplerini yutarak büyüdüğü vahşi bir savaşa dönüşmüştür. Küçük bir azınlık temel ihtiyaçlar anlamında binlerce yıl tüketemeyeceği bir servete sahip olurken azımsanamayacak bir kesim ise bırakın işini büyütmeyi sadece ve sadece eve ekmek götürebilmek için banka kredisi peşindedir.
Konforda sınır tanımayan, her zaman için bir üst modelin peşinde olan, tüketmek için tüketmeyi kendini iyi hme aracı olarak gören bir neslin oluşması ticari hayatı daha da girift bir hale getirmiştir. Kısa sürede daha çok ekonomik kazanç adı altında yeryüzü yağmalanmakta, hayvanların ve bitkilerin genetiği ile oynanmakta, insan sağlığı hiçe sayılmaktadır. Temel gıda maddelerinden tohuma kadar insan sağlığına direkt etki eden birçok ürün haksız rekabet ortamında daha da çok kazanabilmek için ifsat edilmiştir. Hem insani ilişkilerde hem de insanın doğayla olan ilişkilerinde tahribat ve ifsat vardır.
Ticari hayatta dayanışma ve yardımlaşma rafa kalkmış; aldatıcı reklamlar, ahlaki değerlerden uzak tüketime yönelik propagandalar ve içi boş imaj taşıyan vitrinler helalinden kazanan esnafın çehresinin yerini almıştır. Varlıklı olmak insan varlığından daha çok önem arz etmektedir. Kendisi için istediğini kardeşi için de istemeyi, kendisi için istemediğini kardeşi için de istememeyi emreden ahlak ekonomik faaliyetlerin dışına itilmiştir. Böyle bir ortamda gerçekleşen ekonomik büyümenin toplumda huzur ve güven ortamı yerine çözülme ve kaos oluşturduğu da aklı selim herkes tarafından görülmektedir.
Hızla bozulan insani ilişkilerin düzelmesi, ailelerin dağılmasının önüne geçilmesi ve çözülme yaşanan toplumsal bağların onarılması ancak ve ancak piyasada ahlaki bir duruşun yeniden canlandırılması ile mümkündür. İşte bu noktada kadim bir gelenek olan Ahilik anlayışı hızla bir çıkmaza doğru ilerleyen piyasaya bu toprakların hafızasının çıkış yolu önerisidir.
Yorum Yazın