İSTANBUL (AA) - Musa Alcan - Prof. Dr. Fatma Ürekli, İtalyan ressam Fausto Zonaro'nun, 2. Abdülhamid tahttan indirildikten sonra görevden alındığını belirterek, "Zonaro, Abdülhamid Han'ın son senesinde portresini yapmak istiyor. Zonaro, Padişah'a bir mektupla bunu bildiriyor. Nihayet ikna edebiliyor ve bildiğimiz kadarıyla Abdülhamid'in portresini yapan tek ressamdır." dedi.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tarih Bölüm Başkanı Ürekli, "Sarayın Son Başressamı Fausto Zonaro - İkbalden İdbara" isimli kitabını okuyucuyla buluşturdu.
Ürekli, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları etiketiyle çıkan eserde, 2. Abdülhamid döneminde 14 yıl saray ressamlığı yapan ve Abdülhamid Han tahttan indirildikten sonra görevden alınan Fausto Zonaro'nun hayatına odaklanıyor.
İtalyan ressam Zonaro'nun hayatına dair bilinmeyenlere veya yanlış bilinenlere ağırlık veren Ürekli, Zonaro üzerinden 2. Abdülhamid dönemine farklı bir açıdan ışık tutuyor.
Ürekli, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ağırlıklı olarak 19. yüzyıl, özellikle Abdülhamid Han dönemi, eğitim, kültür, sanat ve sanat kurumlarıyla faaliyetleri üzerine çalışmalar yaptığını söyledi.
Zonaro'nun 1909 tarihli bir dilekçesine rastladıktan sonra kitap için çalışmalara başladığını aktaran Ürekli, 2. Abdülhamid Han saltanatının ardından Zonaro'nun işsiz kaldığını, bütün imtiyazlarının, haklarının, unvanlarının elinden alındığını ifade etti.
Ürekli, bu dilekçede, görevini farklı şekillerde yürütme konusunda taleplerde bulunan Zonaro'nun, İstanbul'dan ayrılmak istememesinden çok etkilendiğini ve elindeki bütün çalışmaları bırakıp bu konuya yoğunlaştığını dile getirdi.
Bazı belgeler ilk kez yayınlandıRessam ve sanat tarihçisi Süheyl Ünver'in dosyalarını da incelediğine işaret eden Ürekli, "Zonaro'nun hiçbir yerde yayınlanmamış sulu boya Osmanlı askeri kıyafetlerini yansıtan albümünü gördüm. İlk defa 1902'de hazırlayarak Abdülhamid Han'a takdim ediyor. Karşılığında da ödüllendiriliyor. Bu, çok önemli bir albümdür, (Resimlerden ikisi Ertuğrul Süvari Alayı'ndaki askerlere, diğer 25 resim de Hassa Ordusu'ndaki İstanbul merkezli Subay ve askerlerine ait) her biri bir tablo hüviyetindedir. Dilekçesinde de 'serressam (başressam)' ifadesiyle imzalamıştır. Süheyl Ünver bunları görmüş, siyah beyaz fotoğraflarını çekmiş, çok önemli notlar da tutmuş." açıklamasını yaptı.
Ürekli, araştırmalarını Osmanlı arşivlerinin yanı sıra çeşitli müzelerde ve kütüphanelerde yürüttüğünü, bu albümün de ilk defa "Sarayın Son Başressamı Fausto Zonaro - İkbalden İdbara" kitabında yayınlandığını anlattı.
Zonaro'nun hatıralarını da okuduğunu söyleyen Ürekli, "Zonaro örneğinde Abdülhamid döneminin sanata, sanatkara tavrını ve o dönemdeki sanat, kültür ve eğitim anlayışını bu eser çerçevesinde ortaya koymaya çalıştım. 14 yıl başressamlık yapmış Zonaro'nun doğru ve objektif tanınmasını istedim." şeklinde konuştu.
Ürekli, 2. Abdülhamid döneminde kültür, sanat ve eğitim hamlelerinin büyük ivme kazandığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Pek çok kurum bugün miras olarak ayaktadır. Abdülhamid modern sanatları da desteklemiştir. Şunu vurgulamam gerekir ki Yıldız Sarayı, adeta bir sanat akademisi hüviyetindeydi. Ressamlar köşkü vardı, Tamirhane-i Hümayün vardı ki bu da yerli, yabancı, din, dil, ırk ayrımı yapılmadan sanatkarlar görev almaktaydı. Yıldız porselen fabrikası geliştirilmiş durumda, hususi marangozhanesinin dışında tiyatro, opera kısımları da var. Ressamlar köşkünün bir odası, Sanayi-i Nefise Mektebi öğrencilerine tahsis ediliyor çalışmaları için, bir odası da fotoğrafhaneydi. Çünkü hususi fotoğrafçıları da vardı Abdülhamid'in."
"Bir sanat hamisidir Abdülhamid Han"Osmanlı padişahlarının sanatçı yönlerine dikkati çeken Prof. Dr. Ürekli, "Osmanlı devlet yöneticilerinin en önemli vasıflarından birisi, sanatı ve sanatkarı desteklemektir. Bu bir gerçektir ve gelenek halinde sürdürülmüştür. Tabii bu anlayışta öne çıkan padişahlar vardır. Birini Fatih Sultan Mehmet olarak zikredebiliriz, diğeri de Abdülhamid Han'dır. Bir sanat hamisidir Abdülhamid Han, sanatı, sanatkarı desteklemiş, teşvik etmiştir." değerlendirmesinde bulundu.
Fatma Ürekli, Zonaro'nun Osmanlıca öğrendiğinin altını çizerek, "'Ertuğrul Süvari Alayı Köprüde' tablosuyla, 1896 yılında Ressam-ı Hazreti Şehriyari unvanıyla saray ressamlığına tayin ediliyor. 1897 Osmanlı - Yunan savaşında Osmanlı askerlerinin kahramanlığını, cesaretini o kadar net bir şekilde yansıtıyor ki 'Hücum' tablosuyla, Abdülhamid bu eserin sanat değerini takdir ederek hem ödüllendiriyor ressamı hem de maddi olarak desteklemek istiyor ve kendisine talebi üzerine bugün Akaretler'de olan, sıra evlerin en geniş, 50 numaralı konutu Zonaro'ya tahsis ediyor. 2 bin 500 metrekare kullanım alanı olan bir konut." ifadelerini kullandı.
Zonaro başyapıtı "Hücum" tablosuyla alakalı yanlış bilinen ve tartışma konusu yapılan bir hususa da açıklık getiren Ürekli, tablonun ön planındaki yerde yatan ölü Yunan askerleri görüntüsünü, Padişah'ın talebiyle Zonaro'nun kapattığını anlattı.
Ürekli, bu bilgiyi dönemin kaynaklarından tespit ettiğini, dolayısıyla daha sonra kapatıldığı yönündeki görüşlerin gerçeği yansıtmadığını söyleyerek, asıl ressam tarafından kapatılan kısmın sonradan açılmasının yanlış olduğunu dile getirdi.
Zonaro'ya günün şartlarına göre yüksek bir maaş bağlandığını anlatan Ürekli, Fausto Zonaro'nun, evinde birçok bürokratı ağırladığını ve en az 200 tabloyu sergileyecek şekilde resim sergisi oluşturduğunu belirtti.
"Tarihi hafızaya sahip yapıların girişine bilgi levhası yerleştirilmeli"Fatma Ürekli, Zonaro'nun evinin bugün otel olarak kullanıldığı bilgisini vererek, tarihi hafızaya sahip yapıların girişine, orada yaşayan şahsiyetin bilgisinin yer aldığı levhaların yerleştirilmesi gerektiğini ifade etti.
Zonaro'nun eserlerinin tarihi belge niteliğinde olduğuna vurgu yapan Ürekli, "İstanbul'un bugün bilinmeyen mekanlarını biz Zonaro'nun tablolarında görebiliyoruz. Osmanlı toplumunun hüznünü, sevincini, törenlerini, bayramlarını, merasimlerini, geleneğini, göreneğini yansıtmıştır eserlerinde. Zonaro'nun eserlerinde hayat bulmuştur." dedi.
Yorum Yazın