Parkinson Kaderiniz Değil
SAĞLIKGelişen teknolojiler ile ortalama insan ömrünün uzaması ve yaşlı nüfusun artması, Parkinson gibi beyin kaynaklı hastalıklarda da artışa neden oluyor. Öte yandan, gerek ilaç tedavisi gerekse cerrahi müdahaleler ile hastalar hayata döndürülerek yüksek yaşam kalitesi sağlanabiliyor.
İlaç tedavisinin yetersiz kaldığı Parkinson hastalarının hayata döndürülebilmesi için, halk arasında “beyin pili” olarak bilinen Derin Beyin Stimülasyonu ameliyatının yapılması öngörülüyor. Yüksek eğitimli ve tecrübeli beyin cerrahlarının gerçekleştirebildiği bu ameliyatlar aynı zamanda yüksek teknolojik donanım da gerektiriyor. Bu nedenle bu ameliyatlar; dünyada ve Türkiye’de sınırlı sayıda hastanede yapılabiliyor.
Özel Odak Hastanesi’nde Derin Beyin Stimülasyonu ameliyatlarını başarı ile gerçekleştiren Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof Dr. Feridun Acar, Parkinson hastalığının 50 yaşın üzerinde çok yaygın olduğunu belirterek, yeni teknolojiler ve yeni uygulamaların hastaların yeniden hayata tutunmaları için umut olduğunu söyledi. Acar, halk arasında “Beyin Pili” olarak bilinen cerrahi operasyonların, hastalara uzun dönem yüksek yaşam kalitesi sağladığını dile getirdi.
Alınamayacak Tümör Yoktur
Sağlık sektöründeki teknolojik gelişmelerin, cerrahların da işini kolaylaştırdığını ifade eden Prof. Dr. Feridun Acar, damar içi ve damar dışı beyin tümörü ameliyatlarının da Türkiye’de tecrübeli ellerde başarıyla gerçekleştirildiğini kaydetti. Beyinle ilgili en zor yapılan ameliyatların; derin yerleşimli beyin tümörü ameliyatları ile beyin damar hastalıkları için yapılan anevrizma klipsleme ameliyatları olduğunu belirten Acar şunları söyledi:
“Beynin tüm yerleşim noktalarında, fonksiyonel derin alanlar da dahil olmak üzere çok iyi cerrahiler uyguluyoruz. Kitlenin boyuna ve yerleşimine göre değişmesine karşın ortalama bir beyin tümörü ameliyatı 4-5 saat sürüyor. Bilgi, tecrübe ve teknoloji birleştiğinde neredeyse alınamayacak tümör yoktur. Türkiye’de bu donanıma sahip hastane ve doktorlar mevcut.
Öte yandan tümörün karakteri, tedavinin başarısını etkileyen en önemli faktör. Tümör tedaviye açık karakterde bir tümörse cerrahi, radyoterapi, kemoterapi tedavileri ile çok iyi, yüz güldüren sonuçlar elde ediyoruz. Ama tümör kötü karakterde, çok hızlı tekrarlayan türde ise sonuna kadar mücadele ediyoruz.”
Beyninde tümör olan hastaların, baş ağrısı şikayeti veya epileptik bir nöbet geçirerek acile başvurduklarını dile getiren Prof. Dr. Feridun Acar, yaygın olarak kullanılan MR teknolojileri ile bu problemlerin çok net bir şekilde tespit edildiğini dile getirdi.
Çok nadir rastlansa da, alınamayacak tümörler için gama life tedavisi imkanı bulunduğunu belirten Acar, gama life tedavisinin; radyasyon kaynaklarını bir noktaya odaklayarak, milimetrik radyoterapi ile tümörü tedavi eden, uyanık yapılan kapalı bir yöntem olduğunu ifade etti.
İlginizi Çekebilir