© Haber20Denizli 2022

KALKINMAYA ÇOK YÖNLÜ BAKMAYA İVEDİLİKLE BAŞLAMALIYIZ

GESİFED Yönetim Kurulu Başkanı Aysun Nalbant, ''Türkiye 2018'den Çıkarken'' konulu yazılı açıklamada bulundu.

 TÜRKİYE,  gelişimini sürdüren bir ülke. Mutlaka büyümeyi sürdürecek ve dünyada her alanda hak ettiği yere ulaşacaktır. Fakat kendisinden beklenen performansı tam gösterebilmesi için ve vatandaşların kendilerini her bakımdan güvende hmesi için, mutlaka işleyen sistemi revize etmeye mecburdur.

2018 yılının sancılarını 2019 da yaşamamak için temel konularda reformların, istekle ve samimiyetle başına geçmek gerek. Aksi halde büyümenin YEP de belirtilen yüzde 3,8’lik tahminin altında kalması sürpriz olmayacağı gibi, 2019 da ekonominin giderek yavaşlaması kaçınılmaz olacaktır.

Türkiye, yaklaşmakta olan yerel seçimler evvelinde, seçim ekonomisi konusunda ki şaşmaz tavrı nedeniyle iş dünyasında endişe yaratmakta. Bu seçimlerin, anlaşılmaz harcamalara sahne olmaması umudumuzdur.

Ekonomik sıkışmayı aşmanın en isabetli reçetesi, kuşkusuz ana akım alanlarda daha şeffaf, daha hesapverir, daha demokratik revizyonlar yapılmasıdır.

Kamu harcamalarında tasarrufun ve hesapverirliğin, hissedilir ve izlenebilir olmasını bekliyoruz. Bu, bireyin yönetenlere karşı güvenini artıracaktır.

İş dünyasının, krizden küçülerek değil aksine üreterek, krizi fırsata çevirerek çıkış araması, bugünlerde ekonominin tüm aktörleri tarafından ifade edilmektedir.

Ne var ki ekonomik büyüme, sürdürülebilir yatırım programları ve rekabetçi üretim için, etkinliği ve üstünlüğü konularında iş dünyasına daha fazla güven veren hukuk ve yargı mekanizmasının gölgesinde çalışma konforunu, haklı olarak talep etmekteyiz.

Ülkemiz yatırımcılarının dış pazarlardan yatırımcı ortaklar – partnerler bulabilmesi çok kıymetli. Ancak bunun için bu partnerlere neyi vaad edeceğiniz de çok önemli. Burada akan hayatın demokratik ilkelerle yürüdüğünü, birey hak ve özgürlüklerinin her şeyin üzerinde olduğunu, tam bağımsız ve etkin yargının, ülkede yaşayan-iş yapan herkese  adil yargılanma güvencesi verdiğini anlatabilmemiz gerek.

Türkiye’nin, özgürce konuşabilmeye, düşüncesini açıklayabilmeye, fikirleri üzerinden tez-antitez üretebilmeye ve tartışabilmeye , taleplerini korkusuzca ifade edebilmeye , ortak gelecek çıpasına, bütün inanç ve değerleriyle tutunabilmeye ihtiyacı var.  Bunun içinde öncelikle ve evleviyetle iç politikada birleştirici-yatıştırıcı dile, devletin şefkatli eline ve diline ihtiyacı var.

Diğer yandan da ülke ekonomisine yön veren, uzlaşmacı bir dış politika ile global ticaret savaşlarının olumsuz etkilerinin hafifletilmesi önemlidir.  Türkiye, ticaret savaşları ile başlayan süreçte, ABD ile yaşadığı gerginliğin etkisini ekonomide fazlasıyla hmiştir.  Türkiye-ABD arasındaki politik belirsizlikler, TL’nin dolar ve diğer para birimleri karşısında ciddi bir değer kaybı ve tüketici fiyatlarında yüksek artışla sonuçlanmıştır. Ülkenin yeniden enflasyon sarmalına girişini üzülerek seyrediyoruz. Büyümede 3. çeyrekte ortaya çıkan yavaşlamanın, 4. çeyrekte daha belirginleşeceği görülmektedir . Nitekim  Kasım ayı enflasyon verileri de iç tüketimin büyümeye katkısının dördüncü çeyrekte daha da azalacağına işaret etmektedir.

 

Çatı örgütümüz TÜRKONFED in “önce küçüğü düşün” söylemleri, KOBİ lerin ekonomik çarklarda nasıl önemli dişliler olduğunu yıl boyu vurgulamıştır. Gerçekten de 2018 yılında yaşanan politik ve ekonomik gelişmelerden en çok KOBİ’ler etkilenmiştir. İcra dairelerindeki dosyaların çoğunluğunda borçlular KOBİ lerdir.   KOBİ ilerin finansmana erişimini kolaylaştırmak, ileri teknoloji kullanımlarında kolaylaştırıcılık yapmak, ar-ge ve marka bilinçlerini artırmak odaklı destekler hayati önemdedir.Bu noktada alacak sigortalarının hayata geçirilmesini kıymetli ve önemli bulmaktayız.

Ülkenin bir anda yoğun konkordato sürecini yaşamasının normal olmadığını, bu sürecin satır arasının iyi okunması gerektiğini daha evvel de vurgulamış idik ki o günden bu yana konkordato taleplerinde normalin üzerinde artış seyri , endişe vericidir.

Neticeten acil reformlarla, demokrasi standartlarını, hukukun üstünlüğünü, fikir ve ifade özgürlüğünü, şeffaf ve hesapverir kamuyu daha fazla hayata geçirirsek, iş dünyasının daha güvenle yol almasını sağlayabiliriz.

Küresel gücümüz, devletimizin gücünden ve adaletinden beslenecek, bizi rekabetçi ve yüksek katma değerli üretimlere götürecektir.

REÇETENİN TEK İLACI EKONOMİ DEĞİLDİR.  DEMOKRASİ-HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ-FİKİR VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ-ÇAĞDAŞ VE AKILCI EĞİTİM SİSTEMLERİ KONUSUNDA İVMELİ POLİTİKALARIMIZ OLMALIDIR.

Kalkınmaya çok yönlü bakmaya ivedilikle başlamalıyız.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER