© Haber20Denizli 2022

AGD’DEN İNTİHAR VAKALARI İLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI

“Komşuluk ilişkilerini ve akrabalık bağlarını kuvvetlendirmenin, selamlaşmayı, hal hatır sormayı artırmanın, sevgiyi ve kardeşliği yaygınlaştırmanın gayretinde olmalıyız.”

İstanbul'da aynı evde birlikte kalan 45 yaş üstü 4 kardeşin intiharının ardından Antalya'da da 4 kişilik bir ailenin intihar haberini almak hepimiz için hem üzücü hem de sarsıcı olmuştur.

 Öncelikle 2 ailenin de yakınlarına, tanıyanlarına, sevenlerine sabırlar diliyoruz.

 Vakaların ekonomik sıkıntı sebebiyle yaşanmış olduğunu beyan etmek hiçbirimizi temize çıkarmaz. 

 Vakaların inanç eksikliğinden kaynaklandığını ileri sürmek de geride kalanların inançlarının gereğini yaşadıklarını göstermez.

 TÜİK’in verilerine göre 2018 yılında ülkemizde 3161 kişi kendi yaşamına yitirdi. Ülkede 2017 yılında 3.168, 2016’da 3.193, 2015’te 3.246, 2014’te ise 3.169 kişi intihar ederek yaşamına yitirdi.

 Türkiye'de 2000'lerin başlarında her yıl 2000'li sayılarla ifade edilen intihar sonucu ölüm vakaları, 2012 yılından itibaren 3000'li rakamlara çıkmış durumdadır. 

TÜİK'in 2018 yılındaki intiharların nedenleriyle ilgili verilerinde 3161 olaydan 1155'inin nedenin belirlenemediği yazıyor.

 Belirlenen nedenlerse sırasıyla şöyle: Hastalık (677), geçim zorluğu (246), aile geçimsizliği (129), hissi ilişki ve istediği ile evlenememe (86), ticari başarısızlık (6), öğrenim başarısızlığı (1)’dir. 861 vaka ise diğer kategorisinde değerlendirilmiş.

 2000-2018 yılındaki verileri incelendiğinde intihar nedenleri arasında genelde ilk sırayı hastalık, ikincisini aile geçimsizliği, üçüncü sırayı ise geçim zorluğu alıyor.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’ya göre dünya çapında ise her yıl 800 bin kişi intihar ederek hayatını kaybediyor. Bunun 20 katı ise ölümle sonuçlanmayan intihar girişimi yaşanıyor. Örgütün hesaplamasına göre her 40 saniyede bir kişi yaşamına son veriyor.  İntiharların yüzde 70'den fazlalık bir bölümü düşük ya da orta gelir seviyeli ülkelerde yaşanıyor. 

Hem dünyada hem de Türkiye’de insanların kendi yaşamlarına son vererek intihar etmeleri mutlaka çok ciddi bir biçimde incelenmeli. İnsanlarda oluşan yalnızlık hissini yaşama tutunamama hissini başarısızlık duygusunun önüne geçebilmek için her alanda gerekli çalışmalar yapılmalıdır.  

 İktidardan sivil toplum örgütlerine, kent yaşamından akrabalık, komşuluk ve mesai ilişkilerine durumumuzu gözden geçirmeliyiz.

 Ne intiharları meşrulaştırarak ne de intihar edenleri suçlayarak yaşanan sıkıntıların, yalnızlık ve yenilmişlik hissiyatını üstesinden gelebiliriz.

 Kim olursa olsun ölüm ve acı herkes için aynıdır. Hükümetlerin ve toplumsal diğer örgütlenmelerin en baştaki görevi insanlardan gelecek kaygısını gidermek ve yaşama tutunabilecekleri ortamı oluşturmaktır. İstanbul’da Antalya’da bu üzücü vakalardan sonra inanıyoruz ki merkezi hükümet de yerel yönetimler de kendi muhasebelerini yapacaklardır.

 “Bizim komşusu açken tok yatan bizden değildir” diyen Peygamber (sas)’in sözünü aklımızdan çıkarmamız gerekmektedir. 

 Bizler de komşuluk ilişkilerini ve akrabalık bağlarını kuvvetlendirmenin, selamlaşmayı, hal hatır sormayı artırmanın, sevgiyi ve kardeşliği yaygınlaştırmanın gayretinde olmalıyız.

 Temennimiz benzer vakaların yaşanmaması içindir. 

 Gayretimiz de bu yönde olmalıdır.  

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER